Değerli öğretmen arkadaşlarım;

     Her şeyden önce en güzel duygularla ve selamların en güzeliyle sizleri selamlıyor, Öğretmenler Gününüzü yürekten kutluyorum.

Ülkemizde öğretmenler günü olarak 24 Kasım’ın seçilmesi elbette ki tesadüf değildir. Atatürk’ün Millet Mekteplerini açtığı ve başöğretmenliği kabul ettiği tarih 24 Kasım 1928’dir. Bu önemi sebebiyle 1981 yılından bu yana 24 Kasım, Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Bugün on binlerce öğretmen yürümekte ve bu meşaleyi elden ele gönülden gönüle yeni nesillere taşımaktadırlar. Fakat bizim için asıl önemli olan yılda sadece bir gün hatırlanmak ve hatırlamak değil, her an ve her zaman hatırlanmak ve unutulmamaktır. Bu yüzden sadece bu gününüz değil her gününüz kutlu olsun!

     Değerli Meslektaşlarım,

     Geçmişle gelecek arasındaki tarih ve kültür köprümüz sizler sayesinde oluşmaktadır. Tarih ve kültür mirasımızı geleceğe taşıyan sizlersiniz. Biz öğretmenlerin milletimize olan en büyük borcu kültür ve tarih mirasımızı geleceğe taşımak ve bunu taşıyacak milli ve manevi değerlere sahip nesiller yetiştirmektir. Milletimizin asırlarca biriktirdiği maddi ve manevi değerlerimiz, hızla küresel erozyona uğramakta, bu milletin değerleri yine bu milletin evlatları tarafından terk edilmektedir. Geçmişten güç almadan yetişen bir geleceğin, ne kadar bu topraklara ait olacağı, ne kadar bu topraklara hizmet edeceği malumdur. Bize ve bizden olana yabancılaşan bir nesil meydana geliyor haberimiz yok. İşte bu yabancılaşmayı 15 Temmuzda gördük, yaşadık. Öyle bir yabancılaşma olmuş ki kendi kendine kurşun sıkar hale gelmiş. Bu nedir Allah aşkına! Bunun tarifi mümkün mü? Bu nasıl anlatılabilir? Bunun acısı hangi kalemle, hangi kâğıda nasıl bir cümleyle yazılabilir? Hangi kitaba sığar bu acı. Bu anlatılabilir, bu anlaşılabilir bir şey mi? Bunu ancak düşman anlar, bunu ancak şeytan anlar!

     Değerli öğretmen arkadaşlarım;

     Sanırım başımızı iki elimizin arasına alıp öyle düşünmemiz gerekiyor. Biz nerde hata yaptık? Geçmişle gelecek arasındaki tarih ve kültür köprümüzü neden oluşturamadık? Nasıl yüzyıllardır var olan bir köprüyü yıktık? Neden tarihimizi, kültürümüzü, milli ve manevi değerlerimizi gelecek nesillere taşıyamadık ve neden taşıyacak nesiller yetiştiremedik? Neden bu milletin değerleri yine bu milletin evlatları tarafından yok edilir oldu? Neden ve nasıl bir insan anasına, bacısına kurşun sıkar oldu? Nasıl? İşte bütün bunlar bizim için ders olmalı, ders olmalı ki ders olarak anlatılmalı ve ders alınmalıdır. İlk dersi zaten millet verdi. Gerisi angarya! Yüzüstü çok süründün ayağa kalk Sakarya! 

     Evet, bize ve bizden olana yabancılaşan bir nesil yetişmemesi için gereken tedbirleri almak yine bizlere düşmektedir. Çünkü neticede herkesin bir öğretmeni vardı. Kimi âlim oldu kimi zalim. Bu millete gerçek âlimler yetiştirmek yakışır. Şair dizelerinde ne diyor. Haydi, Abbas vakit tamam. Akşam olsun diyordun işte oldu akşam. İşte şimdi tam zamanı. Akşam oldu ama fecr yakın. Bedirden Malazgirt’e, Malazgirt’ ten Çanakkale ye uzanan ruh ayaklanmışken. Ayaklanmışken O Mehmet Akif’in mısralarına, yüreğine sığmayan Asımın nesli sevdası. Asımın nesli diyordum ya! Nesilmiş gerçek. İşte çiğnetmedi yurdunu çiğnetmeyecek. İşte 15 Temmusta çiğnetmedi yurdunu çiğnetmeyecek de. İşte asıl nesil budur! İşte nesilden kasıt da budur!

     Değerli öğretmen arkadaşlarım;

     İnsanlar bizlere en değerli varlıklarını emanet ediyorlar ve haklı olarak çocuklarının geleceği ile ilgili kaygı taşıyorlar. Hele hele bu kaygılar bu zamanda bin kat daha artmış durumda. İnsanların, çocuklarının geleceğine dair kaygılarını aslında en iyi biz anlayabiliriz. Çünkü biz hem anne babayız, hem de öğretmeniz.  Ölçü belli! Kendi çocuğumuz için taşıdığımız kaygıları öğrencilerimiz için de taşımak, kendi çocuklarımız için istediğimiz başarıları öğrencilerimiz için de istemek. Dahası kendi çocuklarımıza nasıl davranılmasını istiyorsak öğrencilerimize de öyle davranmak.  İşte ölçü belli! Bu kadar açık ve net.  Bizlerin de, hiç şüphesiz ki bu sorumluluk içinde, bu emanetlere ne pahasına olursa olsun sahip çıkmamız gerekiyor. Aynı zamanda bu emanetlere sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmak demektir, vatana, millete sahip çıkmak demektir. Millî ve manevi değerlere sahip çıkmak demektir. Bu zorlu sevdanıza sahip çıkın alnınız açık, başınız dik olsun!. Çünkü en güzel sıfatlar sizlere yakışıyor ve sizlerle anlam kazanıyor. Hiç şüphesiz ki gelecek sizlerle gelecektir!

     Değerli öğretmen arkadaşlarım;

     Bizler büyük bir camianın mensubuyuz, elbette sorunlarımız da büyük olabilir. Ama bu sorunların çözümü hiçbir zaman bize emanet edilen öğrencilerin mağduriyetlerine sebep olacak eylemlerde aranmamalıdır. Çünkü hak gasp ederek hak aranmaz!. Aransa da zaten bulunmaz! Bizler birer bahçıvan misali, öğrencilerimizle birer çiçek misaline ömrümüzü adamış insanlarız ama bahçemizdeki zararlı otlarda da bizlerin ihmalinin olduğunu unutmamalıyız.

     Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken bir kez daha eğitim şehitlerimizi ve tüm şehitlerimizi, ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenlerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyor, göreve yeni başlayan öğretmenlerimize başarılar diliyor, emekli olan öğretmenlerimize de sağlıklı uzun ömürler temenni ediyorum. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyor ve öğretmenler gününüzü tekrar en içten dileklerimle kutluyorum.

     Yolunuz açık olsun!

     Gününüz, Ömrünüz Kutlu Olsun!

                                                                                                                                  Emin DİNGİN

                                                                                                                            İlçe Milli Eğitim Müdürü